top of page

Bebekli Eve Korona

  • calpay
  • 15 Ağu 2023
  • 3 dakikada okunur

Bir yıl önce İstanbul’da başlayıp Bodrum’da devam ettiğimiz korunmalı ve karantinalı hayata verdiğimiz emek, neredeyse dalga geçer gibi, bir haftalık İstanbul seyahatimizde boşa gidiyordu. Özellikle bebekli bir hayat yaşadığımız için çok dikkatli olmamıza rağmen, İstanbul’da geçirdiğimiz kısa süre içerisinde maalesef korona virüsünü almışım. Sonrası benim için birkaç hafta süren bir korku filmi gibi oldu.


İşlerimiz için bir haftalığına, Pandemi yüzünden çok uzun bir süredir uzak kaldığımız, İstanbul’a gitmeye karar vermiştik. Zaten bir süredir görüşmediğimiz ailemizi görmek için arabayla Ayvalık’a gitmek istiyorduk. O yüzden önce İstanbul’daki birikmiş işlerimizi halledip, Bodrum’a dönüşte Ayvalık’a uğramak bize mantıklı geldi. Ne de olsa Pandemi başlayalı bir yıl olmuş ve biz de virüsten korunma konusunda tecrübelenmiştik.

Seyahatimizi bitirip Bodrum’a döndüğümüzün ertesi günü, iki gündür aspirinle geçiştirdiğim kırıklık artıp ateşim çıkınca, ‘acaba mı?’ diyerek evdeki herkese korona testi yaptırmaya karar verdik. Akşamüstü eşim Ece’nin ve yardımcımızın test sonucu negatif, benimki ise pozitif geldi. Sonucu öğrendiğimde bir an dünya başıma yıkılıyor zannettim. Belirtiler ilk ortaya çıktığında, virüs konusunda çok dikkatli olduğumuz ve kimseyle kapalı alanda maskesiz temasımız olmadığı için, normal bir üşütme olduğunu düşünmüştüm. Bu arada da Ece’yle aynı yatakta uyumuş, Efe’yle kucak kucağa dolaşmış ve sonra aynı arabada maskesiz altı saatlik bir yolculuk yapmıştık. Virüse yakalanmanın dışında aileme ve en kötüsü Ece ve Efe’ye bulaştırmış olma korkusu ve bununla birlikte gelen suçluluk duygusu beni yerlere yapıştırmaya yetecek bir güçteydi.

Pozitif bilgisiyle birlikte beni hemen hastaneye çağırdılar. Ben orada kontrollerim yapılıp ilaçlarımı aldıktan sonra eve dönene kadar Ece evimizin, ayrı bir girişi olan, en alt katını karantinaya hazırlayıp benim ihtiyacım olacak eşyalarımı oraya indirmiş ve üst katların dezenfekte işlerini yapmıştı. Ben de eve döndüğümde kimseyi görmeden oraya inip kendimi içeriye hapsettim. Hastalık etkilerinden daha çok beni rahatsız eden şey Efe’nin ve evde onunla ilgilenebilecek herkesin virüs alma ihtimaliydi. Bu yüzden ilk üç gece gözüme uyku girmedi. Üç gün sonra onlar ikinci testlerini yaptırıp sonuçlar yine negatif gelince bir nebze rahatlayarak kendimle ilgilenebilmeye başladım.

Aşağıda karantinada olduğum süreçte Efe ve Ece’yi sadece bahçede camın arkasından görebiliyor, onlar biraz uzaklaştığında camı açıp konuşabiliyordum. Efe durumda bir gariplik olduğunun farkındaydı ancak ne olduğunu da tam olarak anlayamamıştı. Evde sürekli ‘baba’ diyerek beni görmek istiyor, aşağı indiklerinde kucağıma gelmeye, bana dokunmaya çalışıyordu. Ona ne olduğunu tam olarak anlatabilmek pek mümkün olmadığı için durumu idare etmeye çalışıyorduk. Ancak onun bana gelmesini engellemek, yanımdan her ayrılışında soru soran gözlerle bana bana bakmasını izlemek gerçekten çok zor oldu.

Ece, aynı kelimelerle tekrar tekrar ona babasının öksürdüğünü, o yüzden sürekli maske taktığını, uzakta durması gerektiğini ve birkaç gün sonra iyileşip eve geleceğini anlattı. Benim öksürük taklidimi yaparak onu güldürmeye ve aslında çok da korkulacak bir şey olmadığını ona göstermeye çalıştı. Ben de aşağıya geldiğinde ona orada her gün neler yaptığımı anlatıp, onun yaptıklarıyla ilgili sorular sorarak hayatın normal bir akışta devam ettiğini göstermeye çalıştım. Sonuçta ne kadar başarılı olduk bilmiyorum ama dördüncü günden sonra aşağıya geldiğinde bir süre benimle ilgilenip sonra kendi halinde dolaşmaya ve oyun oynamaya başladı. Yine de gün içerisinde 4-5 defa aşağıya gelip beni görmeden rahat edemiyor ve sorgulamaları devam ediyordu. Benim orada olduğumu görmenin az da olsa onu rahatlattığını düşünüyorum.

On sekiz gün sonunda hastalığı atlatıp son kontrolümden sonra eve döndüğümde Efe’nin yüzündeki sevinç ifadesi görülmeye değerdi. Ben yine de ilk anlarda ona fazla sarılamadım. Onun yatma saatine yakın olduğu için yine olan biteni detaylı olarak ona anlatıp uykuya yatırdık. Asıl kavuşmamız ertesi sabah uyandığımızda oldu. Bebekliğinden beri her sabah yaptığımız gibi uyandıktan hemen sonra Ece onu bizim yatağımıza getirdiğinde mutlulukla sarıldık. Beni orada görüp alışkın olduğu sabah eğlencemize başlayınca gerçekten geri geldiğime inandı.

Bebekli hayatta bu hastalığa yakalanmanın en zor yanı, durumu bebeğe anlatabilmek ve onunla birlikte evdekilere de bulaştırmadan bu dönemi atlatabilmek.


Comments


Bana Ulaşın

bottom of page