top of page

Efe İle Konuşmalar

  • calpay
  • 15 Ağu 2023
  • 3 dakikada okunur

ree

Bebekle birlikte, anne ve baba için de uzun sürecek yeni bir öğrenme süreci başlıyor. Her hafta, hatta neredeyse her gün yeni yeni deneyimler yaşanıyor. Onuncu aya geldiğimizde diğerlerinin yanında artık kendisini iyice hissettiren zorlu bir deneyim var; doğru iletişim.


Doğuma hazırlık dönemimizde kitaplardan okumuştuk, bebek ile iletişim daha o anne karnındayken başlıyor, bebek dışarıdan gelen sesleri duyuyor. Onunla, onun yakınında nasıl konuştuğunuz, neler anlattığınız, olaylara nasıl tepkiler verdiğiniz çok önemli. Biz hamilelik döneminde elimizden geldiği kadar iletişimimize dikkat etmeye çalıştık ancak bebek göz önünde olmadığı için zaman zaman unuttuğumuz da olmuştu. Doğumdan sonraysa bebekle iletişimde olduğumuzun daha fazla farkında olarak, biraz daha bilinçli hareket ettik.

Okuduğumuz kitaplardan, aldığımız eğitimlerden iletişimle ilgili aklımızda en çok yer eden ‘bebekle konuşurken olumlu cümleler kurmak’ gerektiği olmuştu. Konuşmayı kendin yönlendirirken olumlu cümle kurmak biraz daha kolay ama bebeğimiz Efe artık tam kelimelerle olmasa da çıkardığı sesler ve işaretler ile cevap vermeye, isteklerde bulunmaya başladı. Dolayısıyla bizim de zaman zaman ‘hayır’ dememizi gerektiren durumlar ortaya çıkıyor. İstediği bir şeyi vermeyi reddederken aynı zamanda bunu olumlu bir cümleyle nasıl ifade edeceğiz? İşte zorluk burada başlıyor. Farkında olmadan insanın ağzından ‘yasak’, ‘pis’ gibi kelimeler çıkıveriyor. Televizyon kumandası gibi eşyalar çocukların oynamak istediği şeyler arasında artık klasikleşen ve bilinenler. Efe bunların dışında yerde gördüğü bir terliği veya sehpadaki pet şişeyi ya da bardak altını isteyebiliyor. Haydi bırakalım oynasın desek terliği pat diye ağzına sokuyor.

Çocuğuna titizlik derecesinde hijyenik ortamlar sağlayan anne babalardan değiliz. Artık yerlerde yuvarlanmasına, yere düşürdüğü emziği ağzına sokmasına hatta yere düşen bazı yiyecekleri tekrar alıp yemesine bile izin veriyoruz. Ancak benim ayağıma giyip dolaştığım terliği de ağzına sokmasın artık diye düşünüyorum. Bunu ifade ederken büyüklerimizden duyduğumuz ‘pis, kaka, cız’ gibi kelimeler kullanmak, ‘onu ağzına sokmak yasak’ demek yerine hemen o anda olumlu anlam içeren bir cümle ile bunu yapmamasını söylemek beni çok zorluyordu. Neyse ki Ece bu konularda benden daha çok okuyan ve okuduklarını daha iyi uygulayan bir anne olduğu için imdadıma yetişiyor. İlk yıl, hatta genellikle 18 inci aya kadar, bebeğin kendisine hayır denmesini gerektiren bir talebi olmuyormuş. Önerilen, ona hayır demek yerine dikkatini dağıtarak başka bir şeye yönlendirmekmiş. Bunu yapmak bana biraz oğlumu kandırmak gibi geliyor ancak bu konunun profesyonelleri bebeğin gelişimi için bu iletişim şeklini önerdiğine göre doğrusu bu olmalı diye düşünüyorum. Diğer taraftan, çocuğa sık sık hayır demek onun dünyayı olumsuz veya negatif bir yer olarak algılamasına ve büyüdüğünde negatif bir insan olmasına yol açabiliyormuş.

Hayır demek yerine Efe’nin dikkatini başka bir şeye yönlendirmek nispeten kolay. Yine de hayır dememi gerektiren durumlar olabiliyor. O zaman da yine kitaplardan öğrendiğimiz şekilde net bir şekilde hayır dedikten sonra hemen bir alternatif ile onun kırgınlık hissetmesine engel olmaya çalışıyorum. Olumlu bir açıklamayla alternatif sunduğunuz zaman bebeklerin de hoşuna gidiyor. O zaman “Hayır”ın bir ceza gibi değil, bir seçim gibi algılanmasını sağlayabiliyorsunuz. Böyle yaptığımda işi inatlaşmaya götürmeden Efe ile anlaşabiliyorum. Bu bizim için çok önemli, çünkü Efe annesinden ve benden azıcık da olsa karakter özelliği aldıysa inatçı olmaya çok meyilli olmalı.

Çocuklar ailelerinden kuralları ve sınırları açık ve net bir şekilde öğrenmek isterlermiş. Böylece kendilerini daha güvende hissederlermiş. Bunu onlara ne kadar erken vermeye başlarsanız o kadar iyi bence. Dolayısıyla, ben Efe’yle birlikte vakit geçirirken hem bedensel hem de zihinsel olarak epey aktif olmak durumunda kalıyorum. Bundan da çok memnunum aslında, bu sayede oğlumla konuşurken kendimi de geliştirme imkanı buluyorum. Bence çocukla kurduğunuz sağlıklı iletişim için uyguladığınız kurallar, aslında tüm ilişkileriniz için de geçerli. Çocuğunuz için egolarınızdan daha kolay sıyrılıp o anda olanın daha fazla farkında oluyor, duygularınızın esiri olmadan sadece gerekeni söyleyebiliyor ya da yapabiliyor, sevginizi karşı tarafa hissettirebiliyor ve kolaylıkla empati kurabiliyorsunuz. Bütün bunları hayatınızdaki mevcut ilişkilere de uygulayabilirseniz anlaşmazlıklardan, çekişmelerden, kavgadan uzak bir hayat yaşayabilirsiniz.


Yorumlar


Bana Ulaşın

bottom of page