Kim Kimi Büyütüyor?
- calpay
- 15 Ağu 2023
- 2 dakikada okunur

Çocuk yetiştirirken onun kişiliğini, karakterini etkileyen ve kontrol etmekte güçlük çektiğiniz en önemli faktörlerden biri çocuğun sosyal çevresiyle etkileşiminden gelen bilgiler olabiliyor. Kontrol edilmediğinde, özellikle yakın çevresinde gördükleri, duydukları ve onlardan aldıkları, ileride çocuğunuzda sizi şaşırtacak karakter özellikleri olarak karşınıza çıkabilir.
Oğlum Efe iki yaşına yaklaşıyor ve oynadığımız oyunlar, girdiğimiz çevreler, karşılaştığımız insanlar gittikçe çeşitleniyor. Efe’nin algısı şu anda o kadar açık ki bizim farkında bile olmadığımız saniyelik olayları anında kaydediyor. Duyduğu her şeyi, gördüğü davranışları taklit ediyor ve çevresinden aldığı tepkilere göre içselleştiriyor. Karı koca birbirimize sık sık “bunu kimden duydu”, “böyle yapmayı nereden öğrendi” diye sorar olduk. Aslında öyle riskli bir durum ki, bu dönemde espri ya da komiklik olsun diye yapılanlar biz farkında olmadan onu zihninde yer etmeye başladı. Diğer yandan teorik olarak öğrenip ona aktardıklarımız dışında kendi aile terbiyemiz, görgümüz ve tecrübelerimiz de çocuğumuza direkt olarak bizden geçiyor. Bence bu yaştan itibaren ebeveynin en önemli görevlerinden biri çocuğunu kendi yaptığı ve yakın çevresinden gördüğü gereksiz davranışlardan ve söylemlerden korumaya çalışmak olmalı.
Mesela çevre etkisi dediğimde aklıma ilk gelenlerden biri erkek çocuğun biraz fırlama olması, kız çocuğun ise masum ve terbiyeli olması gerektiği ile ilgili genelleme. Bu sebeple erkek çocuğunuz varsa yakın çevrenizden çocuğunuza argo konuşulması ve bunu o yaptığında komik bulunması, onun muzırlık yapmaya teşvik edilmesi ya da şiddet içeren bazı davranışlarının cesaretlendirilmesi gibi durumlarla karşılaşabiliyorsunuz. Karşı tarafı uyardığınızda da “Ne var? Erkek çocuk bu kadar kibar yetiştirilmez.” gibi garip yorumlara cevap vermeniz gerekebiliyor. Yakınınızda kendi aile yapısına göre tavsiye veren hatta çocuğunuzla iletişiminize müdahale etmeye çalışanlar dahi olabiliyor.
Çocuğunuzun bulunacağı ortamları düzgün bir şekilde seçerek aile dışı etkenlerden korumanız bir derece mümkün, ancak ebeveynlerin direkt etkisi çocuk açısından çok daha önemli. Ebeveynlerin kendi korkularını, duygusal eksikliklerini, ego tatminlerini farkında olmadan çocuklarına yansıtmaları çok karşılaşılan bir durum. Bunu yapmamanız gerektiğini bilseniz bile zaman zaman kendinize engel olamıyorsunuz. Bunu genellikle çocuğunuzla ilgili düzeltmeniz gerektiğini düşündüğünüz bir davranışla karşılaştığınız zaman yapıyorsunuz. İşte ben o anlarda hep kendime onu ‘doğumuyla getirdiği özelliklerine ve kendi doğasına uygun’ yetiştirmeye çalışmanın, birinci öncelik olması gerektiğini hatırlatıyorum.
Bence eğer ebeveynleri olarak çocuğa doğru, yanlış, vicdan ve ahlak kavramlarını verebilir ve adalet duygusunu, adil bir insan olmanın önemini ve insana verebileceği mutluluğu anlatabilirseniz, çocuğunuza öğretmeniz gereken tek şey seçim yapmasını bilmek olacaktır. Diğer taraftan ben Efe’ye en çok öğrenmeyi öğretmekle uğraşacağım. Nasıl öğrenebileceğini bilen bir birey her zaman doğru şeyleri merak eder, daima meraklı ve gelişime açık olur. Gitmek istediği yolu kendi seçer ve o yol için gereken yetkinlikleri kendisine katabilir.
Dediğim gibi bu aralar kafamız hep bunlarla meşgul. Efe yeni yeni şeyler öğrendikçe hem seviniyor hem de kontrol edemediğimiz bir şeyler oluyor mu diye endişeleniyoruz. Birçok anne baba adayı gibi hamilelik haberi aldığımız andan itibaren eşim Ece ile hamilelik, doğum ve bebek gelişimi ile ilgili kitaplar okumaya başlamıştık. Tabii ki kitapların yanında internet üzerinde bulduğumuz kaynaklardan da bilgilenmeye çalıştık. Ben kendi içimde baba olmayı, bilinmeyen bir dünyada yeniden doğmak olarak tanımlıyorum. Eğer benim gibi belli bir yaştan itibaren kendinizi tanımak, anlamak ve tekâmül etmek üzere kendinizle uğraşmaya da başladıysanız, yapmanız gereken ilk şey içinizdeki çocuğu büyütmeye çalışmak oluyor. Efe’nin doğumuyla birlikte ben de kendimi içsel bir yolculukta buldum.
Bu yolculukta oğlum Efe en önemli yol arkadaşım ve öğretmenim oluyor. Bebekliği, çocuk olmayı hatırlamakta güçlük çektiğim anlarda oğlum bir numaralı yol göstericim. Bir yandan onu doğru yetiştirmeye çalışırken bir yandan da kendimi yeniden terbiye etmeyi öğreniyorum.
Comments