top of page

Kimlik Tanımım Değişiyor

  • calpay
  • 15 Ağu 2023
  • 3 dakikada okunur

ree

Hayatımın çeşitli dönemlerinde, beni tanımayan veya yeni tanıyacak olan kişilere beni tanıtmak amacıyla kullanılan çeşitli sıfatlar duydum. Zaman zaman birisinin oğlu, kardeşi zaman zaman arkadaşı, nişanlısı, kocası olarak tanıtıldım. Ancak hayatımda ilk defa bana yakıştırılan bir sıfattan bu kadar mutlu oldum. Geçenlerde gittiğim bir restoranda yanımdan geçen bir kişi bana “Siz Efe’nin babası değil misiniz?” diye sorunca şaşkınlığımı ve yüzümdeki gülümsemeyi görmeliydiniz.


Evet ben artık Efe’nin babasıyım. Annelik duygusunun hamilelikle birlikte kadında doğal olarak oluştuğu söylenir. Erkeklerin ise babalık duygusunu gerçekten ne zaman hissettiği kişiye göre değişir. Kimi bebeği ilk kucağına aldığında, kimi bebek parmağını ilk kavradığında, kimi çocuğu ona ilk kez ‘baba’ dediğinde gerçekten baba olduğunu hisseder. Ben eşimin hamilelik sürecinde mümkün olduğunca her şeyin içinde olmaya çalışan, doğumla birlikte de Efe’yle neredeyse her anını birlikte geçiren bir baba olarak babalık duygusuna çok erken ulaştığım kanaatindeydim. Ancak dışarıda tanımadığım bir kişiden gelen “Efe’nin Babası” tanımlamasını duyunca her şey bir kez daha yerine oturdu. Babalık duygum ve güvenim pekişti, kimliğim tamamlandı.

Maşallah, bu pandemi dönemine ve çok fazla insanla görüşmemiş olmasına rağmen epey sosyal bir çocuğumuz var. Efe, annesi veya ben yanında olduğu sürece etrafına gülücükler dağıtan, gördüğü herkesle iletişim içerisinde olan bir bebek. Mesela bu hafta el sallamayı öğrendi. Yakınından geçen kimi görse, onlar farkında olmasalar da onlara el sallayıp gülümsüyor. Tabi bu dönemde sürekli birlikte olduğumuz için bizlerden ayrılma konusunda biraz hassas. Zaten okuduklarımıza göre dokuz ay civarında, bebeklerde ayrılık endişesi de başlarmış, o yüzden birlikte sosyalleşiyoruz. Hala yazlıkta olduğumuz için açık havada daha kolay sosyalleşebiliyoruz.

Efe’nin öğrendiği kelimeler ve işaretler arttıkça onunla vakit geçirmek daha da keyifli oluyor. Artık istediği ve istemediği şeyleri açıkça ifade edebiliyor, farklı durumlar için farklı sesler çıkartıyor ve mimiklerini kullanabiliyor. İnsan onunla sürekli olarak iletişim içerisinde olmak istiyor. Bazen kendimi onun yerine koyuyorum da ben olsam etrafımda sürekli bana soru soran, bir şeyler yaptırmaya çalışan insanlar hakkında neler düşünür, neler hissederdim diye kendime soruyorum. ‘El salla, sarı arabayı göster, tavşan nasıl havuç yer taklit et, Efe nerede göster’; çocuğun zamanı bunlarla geçiyor. Henüz tam olarak emeklemeye başlamadı ancak bizden sıkılınca yere yatıp dönerek bizden uzaklaşıyor.

En sevdiği şeyler onun olmayan, ona verilmeyen şeyler. Önüne ne kadar oyuncak koyarsanız koyun o yine bir pet şişeyi, bir gözlüğü veya bir uzaktan kumandayı daha çekici bulabiliyor. Kucaktayken hep sizin götürmediğiniz yönde bir şeyleri gösterip o tarafa gitmek istiyor. Çok meraklı, her şeyi merak ediyor. Ben o kadar değil ama annesi sürekli onunla konuşarak etrafta olan biten her şeyi ona anlatıyor. Yapacağımız şeyleri önceden ona açıklayıp detaylı bir şekilde izah ediyor. Bu sayede Efe genel olarak sakin ve uyumlu davranan bir bebek oldu. İnsan dokuz aylık bebeğin ona anlatılanların çoğunu anlamadığını düşünür ama aslında bir seviyede bebek her şeyin farkında.

Onuncu aya yaklaşırken gece uykularımız yine biraz düzensizleşti. Efe’nin bu dönemde diş çıkarıyor olması onu normal sakinliğinin dışına çıkartmış ve biraz huzursuzlaştırmıştı. Bir süredir azı dişleri de gelmeye başladı ve bunlar ön dişlere göre onu daha fazla rahatsız ediyor. Geceleri tam olarak uyanmasa da sürekli dönüp duruyor ve söyleniyor. Biz de biraz pimpirikli anne baba olarak kalkıp yanına gitmeden duramıyoruz. Aslında genellikle yine kendi kendine uykuya dalıyor ama olsun yine de insan rahat rahat yatağında yatamıyor. Anne baba olmak böyle bir şey herhalde, keyif ve mutlulukla birlikte sürekli bir endişe hali de içten içe insanı etkiliyor. Ya da benim yapım böyle, bilemiyorum ama insan kendi ebeveyn olunca anne babasının değerini bir kez daha anlıyor. Onu yetiştirenlerin verdiği emeğin, çabanın, zamanın ve onun adına yapılan fedakarlıkların bir kez daha farkına varıyor.


Yorumlar


Bana Ulaşın

bottom of page