Yenil, ancak Pes Etme!

Cumhuriyet Bayramı

Çocuk yetiştirirken kendinizle, içinde yaşadığınız toplumla ve dünyayla ilgili gerçekleri farklı bir bakış açısıyla yeniden görme şansına sahip oluyor ve nedenini merak ettiğiniz birçok insan davranışının altında yatan kalıpları görmeye başlıyorsunuz.

Örneğin, çocuğun uykusunu düzenlemek, beslenmesini ve oyun saatlerini netleştirmek için rutinler oluşturmak genellikle çoğu ebeveynin yaptığı şeyler. Bizim anne ve babalarımız da zamanında buna benzer düzenlemeler yapmış. Çünkü hemen herkes çocuğa öngörülebilir bir günlük yaşam sunmanın onun ‘kendisini güvende hissetmesini’ sağladığı konusunda hemfikir. Ancak, çocuk büyüdükçe farkında olmadan onun hayatının her yönünü bir kalıp içerisine oturtmaya başlıyorsunuz.

Yaş aldıkça görüyoruz ki çocukluğumuzda kendimizi güvende hissetmemizi sağlayan rutinler, kalıplar büyüdüğümüzde daha fazla gelişmemizi, tekâmül etmemizi zorlaştıran en önemli engellermiş.

Aslında hepimiz önce ailemize, sonra topluma ve daha sonra da dünyaya uygun olduğu düşünülen kalıplara göre rutinler içerisinde yetiştiriliyoruz. Bu rutinler günümüzde “konfor alanı” gibi değişik isimlerle anılıyor ve artık gelişebilmek için kişinin bu alanın dışına çıkması tavsiye ediliyor. Mesela iş hayatında yaratıcı düşünebilme, yani alışılmış olanın dışındakileri görebilme yeteneği, en çok aranan niteliklerden biri.

Ben bunun farkına varmış bir ebeveyn olarak oğlumu yavaş yavaş öngörülebilir bir hayatın koruyucu, garantici hissiyatından uzaklaştırmaya karar verdim. Ona, ileride karşılaşacağı iyi ya da kötü sürprizlerin hayatın bir parçası olduğunu anlatmaya başladım. Karşısına çıkan beklenmedik durumlarda kabuğuna çekilip saklanmak yerine duruma uyumlanmasını, mücadele etmesini ve isterse her şeyin üstesinden gelebileceğini öğretmeyi istiyorum.

Yaratıcı düşünebilme kabiliyeti cesareti getirir, cesaret kabullenmeye ve pes etmeye izin vermez. Hayatında bazen yenilebilirsin, ki gelişmek için yenilmelisin de. Ancak hiçbir zaman pes etmemelisin.

Türk milleti olarak hepimizin önünde bunun mükemmel bir örneği var; Mustafa Kemal Atatürk. Eğer o, konfor alanının içinde kalsaydı, her umutsuz görünen duruma düştüğünde vazgeçip pes etseydi ne Kurtuluş Savaşı’nı kazanabilirdi ne de cumhuriyeti kurabilirdi.

Yaşamımızdaki çelişkileri, zorlukları aynı kalıpları tekrar ederek, kendi kendimize yaratıyoruz. Şunu unutmayalım; İnsanoğlu kendi kendine yarattığı problemleri çözmeyi bir marifet zanneder. Önce problemi yaratır sonra onu çözmekle uğraşır.

Problemin parçası olmak yerine çözümün parçası olun.

Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun!