Öğretirken Öğreniyorum
- calpay
- 16 Ağu 2023
- 3 dakikada okunur

Eylül ve Ekim ayları, okulun başlamasıyla birlikte çocuklar için hastalıkların sık yaşandığı bir dönem oluyor. Bu dönemde isteklerini ifade etme biçimi değişen, kısa sürede hastalığını isteklerini yaptırmak için koz olarak kullanmayı öğrenen, durup dururken agresif davranışlar gösteren ve ağlama krizine giren çocuğunuzla nasıl iletişim kurabilirsiniz?
Oğlumuz Efe’nin ana okuluna başlamasıyla “okuldan alınan virüs” etkinlikleri bizim için de başlamış oldu. Eylül ayı başında ana okuluna başlayan Efe ikinci hafta ilk virüsünü alıp hastalandı. Birkaç günde toparlanıp tekrar okula başladıktan iki gün sonra farklı semptomlarla tekrar hafif bir rahatsızlık geçirdi. Tekrar okula döndükten sonraki hafta ise bu sefer ateşli ve ishalli birkaç gün geçirdi. Bütün bu süreçte kendisini biraz iyi hissettiği anlarda oyun oynamaktan ve koşturmaktan vaz geçmedi. Henüz hasta olunca moralini bozmayı ve hayata küsmeyi benden öğrenmemiş olduğu için şanslıyız.
Ancak hastalık süresince huysuzluk kat sayısı oldukça arttığı için davranışları ve dışarıya verdiği tepkilerde oldukça büyük değişiklikler de yaşadık.
Çocuklar büyürken her yaş döneminde yeni şeylerle karşılaşıyoruz. Bebeklikten çocukluğa geçişte bu dönemler yıllarla değil aylarla ifade ediliyor ve her dönemin ayrı güzelliği olduğu gibi ayrı sınavı da var. Ebeveynler için en zorlu olan sınavlarsa çocuğun beyin gelişimiyle ortaya çıkan davranışsal, psikolojik sınavlar. Bir de buna çocuğun hastalığı eklenince anlaşmak daha da zorlaşıyor. Fiziksel rahatsızlıklar bir süre sonra iyileşiyor, davranışlara yansımaları ise ebeveynler tarafından iyi idare edilmezse kalıcı etkiler bırakabilir.
Biz, çocuğumuzla iyi iletişim kurabilmek için yapmamız gereken en önemli şeyin onu dinlemek, en iyi şekilde anlamaya çalışmak ve kendimizi biraz onun yerine koyabilmek, yani empati kurabilmek olduğunu hiç unutmamaya çalışıyoruz.
Empati geliştirebilmek insan hayatında ikili ilişkiler açısından en önemli kabiliyet. Empati yoksunu olmak ikili ilişkilerinizi ne kadar baltalıyorsa, çocuğunuzla ilişkinizde bu eksiklik hem ilişkiniz hem de onun karakter gelişimi açısından onlarca kat daha kötü sonuçlar doğuruyor. Onu dinlemek, onun isteklerine öncelik ve değer vermek, kendi egonuzu bastırarak sabırlı olmak size zor geliyorsa onun davranışlarını kolaylıkla şımarıklık, huysuzluk, terbiyesizlik olarak değerlendiriyorsunuz. Onu eğitmek adı altında kendi işinize gelecek şekilde baskı kurmaya ve bunu onun iyiliği için yaptığınıza kendinizi inandırmaya başlıyorsunuz. Sonucunda farkında olmadan yaptığınız baskıyla kendisini değerli bulmayan, bencillikle özgüveni birbirine karıştıran, kendisini ve başkalarını kandırmaya eğilimli olan bir birey yetiştiriyorsunuz.
Çocuğunuz yeni dönemlerden geçerken, yeni şeyler öğrenirken ona verdiğiniz ilgi ve zaman kaliteli olmalıdır. Eğer o bir şeyler öğrenmeye çalışırken siz ona gerekli desteği eksik veriyor ve ondan kendi başına öğrenmesini bekliyorsanız bu süreç hem uzun hem de verimsiz olacaktır. Aynı zamanda hiç beklemediğiniz sonuçlar ve alışkanlıklar ortaya çıkabilir. Davranışlarınızla ona örnek olduğunuzu ve onun sizin aynanız olduğunu ne kadar erken fark ederseniz kendiniz ve çocuğunuz için o kadar iyi olur. O sizin hoşunuza gitmeyen davranışlar sergilediğinde, dönüp kendinize bakmalı ve bu davranışı sizden öğrendiğini ve özellikle size aynen yaptığını idrak etmelisiniz.
Ben insanın ebeveyn olmakla birlikte yeni bir hayata başlayacağını, bu hayatta kendisini tanımak ve geliştirmek için sayısız fırsatla karşılaşacağını sıklıkla dile getiriyorum. Ancak ebeveynin bunun farkına vararak değişimi ve gelişimi kabul etmesi gerekiyor. Her şeyin doğrusunu bilen bir kişinin yeni bir şey öğrenmesi mümkün değil. Ben çocukları çok sevdiğim ve baba olmayı çok istediğim için hep çok iyi bir baba olacağımı ve çocuğumu en iyi şekilde yetiştirmenin çok zor olmayacağını düşünürdüm. Ancak oğlum Efe ile iletişimim arttıkça farkında olmadan yaptığım hataları, kendimdeki eksiklikleri ve egomun nelere kadir olduğunu daha iyi görmeye başladım. Ve onun sayesinde ufacık şeylere gereğinden fazla önem verdiğimi, hayattan keyif almaya çalışmak yerine onu kontrol etmeye çalıştığımı ve içimdeki çocuğu ne kadar bastırıp mutsuz ettiğimi fark ettim. Çocuklarınıza bir şeyler öğretmeye çalışırken onlardan öğrenmeyi de ihmal etmeyin.




Yorumlar